12 Mayıs 2022 Perşembe

Sabahattin Ali-Kuyucaklı Yusuf

 

“Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez’in varlığı Yusuf için büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti.”

Türk edebiyatının önemli isimlerinden Sabahattin Ali’nin kaleme aldığı “Kuyucaklı Yusuf” romanının en etkileyici satırlarındandır yukarıda paylaştığımız alıntı. Muazzez’in varlığı Yusuf için önemliydi ve Yusuf; Muazzez için, onu kurtarmak için başkaldırmıştı kasabanın kirli düzenine.

Kuyucaklı Yusuf” romanına  bir aşk öyküsü diyebilir miyiz? Yusuf ile Muazzez’in aşk öyküsü... Peki, bu eser için toplumsal aksaklıkları anlatan bir eser diyebilir miyiz? Bizce her ikisini de diyebiliriz. “Kuyucaklı Yusuf” aşk temasının yanında, kasabadaki kirli iktidar ilişkilerini, bozulmuş ve yozlaşmış toplumsal düzene ve bu düzenin temsilcilerine başkaldıran Yusuf’un öyküsü... Evet, Yusuf başkaldırır. Yusuf; kötülere, kötülüklere ve zalimlere başkaldırır.

Sabahattin Ali, bu eserinde zalim bir taşra portresi çizer bizlere. Bu zalim taşra portresi içerisinde bunalan bir karakter daha vardır: O da kaymakam Salâhattin Bey’dir. Kaymakam Salâhattin Bey, Yusuf’u evlat edinen kişidir ve Yusuf’u kızı Muazzez’den ayırt etmez. O da bıkmıştır, bunalmıştır bu zalim kasabadan. Bunaldığı için de sık sık kasabadan kaçıp doğaya sığınmıştır:

Her taraf, yıkanmış gibi parlak ve aydınlıktı. (...) Güneş olmadığı hâlde ortalık o kadar aydınlık ve temizdi ki (...)

Salâhattin Bey, başının dönmeye başladığını fark etti. Bu kadar geniş, güzel ve sıcak bir tabiatın ortasında kendini şaşırmış gibiydi. Fakat gözlerini tekrar etrafta dolaştırırken, aşağıda mor bir duman tabakasıyla örtülmeye başlayan kasabayı gördü ve irkildi. Oraya, o küçük ve çukur yere gidip gömülmek mecburiyeti ona pek acı geldi. “ 

Bakınız; “oraya, o küçük ve çukur yere gidip gömülmek mecburiyeti” ifadesi ne kadar da güzel anlatıyor kasabada hâkim olan çarpık düzeni. Kasabada öylesine bozuk bir düzen var ki bu kasaba Salâhattin Bey’in gözünde âdeta bir “mezar” görünümündedir.

Türk edebiyatının en etkileyici ve bir o kadar da trajik olan romanlarındandır “Kuyucaklı Yusuf”. Okurken çoğu zaman yumruklarınızı sıkacak ve kokmuş, yozlaşmış düzene siz de isyan edeceksiniz.

Okumak özgürlüktür, değişim ve gelişimdir. Okumayı hayatınızın merkezine almanız dileğiyle, keyifli okumalar...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sezai Karakoç - Diriliş Muştusu

  Sezai Karakoç'un “Diriliş Muştusu” Adlı Eserinden Alıntılar -Diriliş eylemi, bir meşaleyi en elverişsiz şartlarda bile söndürmeden...