10 Mayıs 2022 Salı

Reşat Nuri Güntekin - Acımak

 


Bazı eserler vardır ki okuduktan sonra o eserin etkisinden uzun süre kurtulamazsınız. İşte uzun süre etkisinden kurtulamayacağınız o eserlerden birisi de Reşat Nuri Güntekin'in kaleme aldığı “Acımak” romanıdır.

Türk edebiyatının en etkileyici, en duygusal romanlarından birisidir “Acımak”. Bu eserle ilgili “insana, insana ait olan duyguları tüm yoğunluğuyla anlatabilen bir eser” değerlendirmesini de yaparsak haksız da olmayız sanırız. İdealist, taviz vermeyen, disiplinli bir öğretmen olan Zehra'nın babası Mürşid Efendi'nin hüzünlü öyküsünü okuyacaksınız bu eserde. Bu hüzünlü öyküyü okurken acıma duygusunu yüreğinizde tüm yoğunluğuyla hissedeceksiniz. Ayrıca bu zavallı adamın hüzünlü öyküsünü okurken yüreği katılaşmış, ahlâksız, şeref yoksunu insanlara ise âdeta veryansın edeceksiniz. Ayrıca hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlayacak; olayların, durumların arkasında bambaşka şeylerin olduğunu anlayarak belki de hayata ve insanlara bakış açınız ve yaklaşımınız değişecek.

Roman hakkında bu değerlendirmeleri yaptıktan sonra isterseniz romanın başkahramanı Zehra Hanım hakkında bilgi verelim. Romanın başkahramanı Zehra Hanım’ı Reşat Nuri, okurlara şu satırlarla tanıtır:

“Bu Zehra Hanım için sizi o cihetten de temin edebilirim. Çocuklarımıza verdiği terbiye de aynı derecede temiz ve mükemmeldir. Bir kere çok müspet kafalı bir kadın... Hurafe ve hayal ile mütemadiyen mücadele eder, talebesine ancak ilmin en müspet hakikatlerini öğretir. Sonra onda bir nevi hastalık, hiç durmayan, onu daima için için yakan bir humma var: Doğruluk, fedakârlık, manevî temizlik hastalığı... Haksızlığın, yalanın, riyanın hasılı, bütün ahlâksızlıkların ve zaafların müthiş bir düşmanıdır.” (Sayfa: 10, 11)

Zehra Hanım; çalışkan, irade sahibi bir öğretmendir. Görev yaptığı mektebi tüm imkânsızlıklara rağmen bir eğitim yuvasına dönüştürmüştür. Kasabayı kendine vatan, mektebi de bir aile ocağı yapmıştır. Kasabanın en sevilen, emniyet edilen, hatırı sayılan bir insanı olmuştur. Reşat Nuri, Zehra’nın mektep için yaptıklarını şöyle anlatır:

“(...) Parasız hiçbir şey olmaz, deriz... Esas itibariyle çok doğrudur... Fakat çalışan ve irade sahibi bir insanın da az para ile ne büyük işler yapabileceğine bu mektepten güzel misal gösterilemez... Mesela badana, dam, cam tamiri filan gibi şeyler için para veririz. Eteklerini beline dolar, bu işleri kendi görür... Zaten elinden gelmeyen iş yok gibidir. (...) “ (Sayfa 9)

Bütün bu olumlu özelliklerine rağmen Zehra Hanım, Maarif Müdürü Tevfik Bey’e göre “tam bir insan” değildir. Çünkü ona göre “doğruluk, temizlik, fedakârlık hastalığı onda insanlığın en kıymetli bir kabiliyetini öldürmüştür: Acımak kabiliyeti...” (Sayfa 12)

İşte, Reşat Nuri Güntekin’in “Acımak” adlı eserinde Zehra Hanım’ın “acımak” kabiliyetinin niçin öldüğünü ve Zehra Hanım’ın babası Mürşid Efendi’nin hazin dolu öyküsünü duygulanarak okuyacaksınız. Keyifli okumalar...

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sezai Karakoç - Diriliş Muştusu

  Sezai Karakoç'un “Diriliş Muştusu” Adlı Eserinden Alıntılar -Diriliş eylemi, bir meşaleyi en elverişsiz şartlarda bile söndürmeden...