Türk edebiyatının en hüzünlü romanlarından birisi olan ve Reşat
Nuri Güntekin’in kaleme aldığı “Acımak” adlı eserden en güzel
alıntıları sizler için derledik.
Reşat Nuri Güntekin’in “Acımak” Adlı Romanından Alıntılar
-(...) Parasız hiçbir şey olmaz, deriz... Esas itibariyle
çok doğrudur... Fakat çalışan ve irade sahibi bir insanın da az para ile ne
büyük işler yapabileceğine bu mektepten güzel misal gösterilemez... (Sayfa: 9)
-Bir insan için zaaftan mahrumiyet de büyük bir zaaf
değil midir? Hatta zaafların en büyüğü... (Sayfa:12)
-Acımak... Ben, insan ruhlarındaki derinliğin ancak
onunla ölçülebileceğine kaniim. Evet, dibi görünmeyen kuyulara atılan taş,
nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de
bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi,
insanlığımızın derecesini öğretir... (Sayfa:12)
-Mamafih bu saadet, tamamıyla içime siniyor dersem yalan.
Kalbimde bir gizli düğüm var. (Sayfa: 53)
-Evet, dünyada tam saadet olmuyor. Ne olurdu şu yaldızlı
diplomayı, annemin çamaşır yıkamaktan çatlamış, şişmiş zavallı ellerine
verebilseydim? (Sayfa: 53)
-Evet, ben, şimdi büsbütün başka bir adam oldum. Bir
köşede kendimi unutturmaktan, başımı dinlemekten başka bir şey istemiyorum.
(Sayfa: 86)
-(...) Fakat, ben onu ilk defa, masallarda olduğu gibi, su
başlarında, gül bahçelerinde görmüş olsaydım bilmem bu kadar sevecek miydim? İnsanlar
hiçbir vakit, ıstırap çektikleri zamanki kadar güzel olamazlar.
(...)
Ben aşkı şiirlerde, romanlarda olduğu gibi bir parlak yaz
gecesinin mehtabında başlayıp sabahında biten bir rüya addedenlerden değildim.
Benim için sevmek, bir başka insanın vücudundan, ruhundan bir parça hükmüne
girmek, onunla beraber gülüp ağlamak, ıstıraplarını paylaşmak demekti. (Sayfa:
90)
-İnsanlar için şöyle böyle deriz ama aralarında iyileri
de var... Fakat yazık ki, onlar, bu dünyada bir türlü bahtiyar olmanın yolunu
bulamıyorlar. Ya bir çakır pençe arkadaşa düşüyorlar, ya akraba, ahbap şerrine
uğruyorlar. Sessizliklerine, saffetlerine, hilm ve tahammüllerine kurban olup
gidiyorlar. (Sayfa: 93)
-İstinat noktaları yavaş yavaş aşınan, sonra günün
birinde en ehemmiyetsiz bir sarsıntı ile birdenbire çöken binalara benzedim. (Sayfa:
114)
-Kalbim kızgın demirle dağlanarak hissini kaybetmiş gibi
hiçbir şey duymuyorum. Sade çocuklarım Feriha ile Zehra... Onların sevgisini de
yüreğimden söküp atabilseydim... Fakat galiba buna imkân olmayacak. Kalbim
çarptığı müddetçe bu damar böyle mütemadiyen sızlayıp duracak. (Sayfa: 133)
Reşat Nuri Güntekin / Acımak / Arka Kapak Yazısı
“Acımak”ta görevine bağlılığıyla tanınmış bir ilkokul
başöğretmeni olan Zehra Hanım’ın trajik serüveni dile getiriliyor. Doğruluk,
temizlik, fedakârlık hastalığı, onda insanlığın en değerli yeteneğini
öldürmüştür: Acımak yeteneğini. Duygusal, geniş ruhlu bir kadın. Güzel, doğru,
temiz şeyleri çılgınca seviyor. Ama zaafa, düşkünlüğe ve çirkinliğe acımıyor.
Yapılmış bir kötülük için hiçbir gerekçe tanımıyor ve acımadan söküp
atıveriyor. Bütün insanları etkilemiş güzel bir duygunun romanı.
(Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu, İnkılâp Kitabevi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder