Christy Brown’ın kendi yaşam öyküsünü kaleme aldığı "Sol Ayağım" adlı kitabında azmin ve cesaretin görkemli bir öyküsü var.
Doğuştan beyin felçli olan Christy Brown, konuşmasını ve
hareketlerini kontrol edememesine rağmen annesinin de yardımıyla büyük bir
azimle, umutla, cesaretle bir başarı yolculuğuna çıkar. Azmi, içindeki umudu,
cesareti ve zekâsıyla okuma yazmayı resim yapabilmeyi ve daktilo kullanmayı
öğrenen Christy Brown, bu yolda zaman zaman umutsuzluk batağına da saplanır.
Kimi zaman hayatı ona şekilsiz, amaçsız ve değersiz görünür. Özgür olmayı çok
özler, zincirlerinden kurtulup kaçmak için can atar ama büyüdükçe etrafında
oluşan duvarların arasına adeta hapsolmuştur. Sol ayağı onun temel iletişim aracıdır
ve onun için vazgeçilmezdir. Onunla evdeki diğer kişilerle arasındaki engellerin
bazılarını kırmayı öğrenir. Christy Brown, kendisini bir hapishanede hisseder
ve sol ayağı bulunduğu hapishanenin kapısının tek anahtarıdır.
Bu kitapta azim, cesaret, umut ve başarı var. Şimdi azmin ve
cesaretin öyküsünü ve kahramanımızın bu yolda zaman zaman düştüğü
umutsuzlukları kitaptan alıntılarla sizlerle buluşturalım:
“(...) Yine de” A” harfini yazdım. Önümde, yerde
duruyordu işte. Titrekti, acemiceydi; kenarı eğri büğrüydü ve hiç düzgün
olmayan bir orta çizgisi vardı. Ama basbayağı “A” harfiydi. Başımı kaldırdım. Bir
an annemin yüzünü gördüm, yanaklarında yaşlar vardı. Sonra babam eğildi ve beni
omzuna aldı.
Başarmıştım! Zihnime, kendini ifade etme şansını verecek
olan şey başlamıştı. Evet, dudaklarımla konuşamıyordum ama şimdi sözlerden daha
kalıcı şeylerle konuşacaktım; yazılı sözcüklerle.
Ayak parmaklarımın arasında tuttuğum bir parça kırık tebeşirle
yere çizdiğim o bir harf, benim için yeni bir dünyaya giden yol, zihinsel
özgürlüğünün anahtarıydı.” (Sayfa:16)
“Zaman geçtikçe sol ayağıma daha fazla bağlanmaya başladım.
O temel iletişim aracımdı, ailemin beni anlamasını sağlıyordu. Yavaş yavaş
benim için vazgeçilmez oldu. Onunla, evdeki diğer kişilerle aramdaki engellerin
bazılarını kırmayı öğrendim. Sol ayağım, bulunduğum hapishanenin kapısının tek
anahtarıydı.” (Sayfa:20)
“Artık kendimden kaçmıyordum, bunu yapamayacak kadar
büyümüştüm. Günler binbir türlü şekilde geçiyordu; ailem birer birer
genişledikçe ve benim için kendi ayakları üzerinde duran birer yetişkin
yabancıya döndükçe, varlığımın sınırlamalarını, sıkıntısını ve korkunç
darlığını görüp hissediyordum. Etrafım faaliyetin, çabanın ve gelişmenin
işaretleriyle çevriliydi. Herkesin yapacak bir şeyi vardı, onları meşgul
edecek, zihinlerini ve ellerini faal tutacak şeyler. Hayatlarını bir bütün
kılacak ilgi alanları, faaliyetleri ve amaçları vardı; bütün bunlar
enerjilerine doğal bir kaynak ve doğal bir ifade ortamı sağlıyordu. Benimse
yalnızca sol ayağım vardı.” (Sayfa:79)
Dünya edebiyatının en nitelikli eserlerinden biri olan "Sol Ayağım" adlı eseri okumanızı tavsiye ederiz. Keyifli okumalar...
Kaynak: Christy Brown, Sol Ayağım, Nora Yayınevi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder