13 Temmuz 2022 Çarşamba

Rasim Özdenören - Denize Açılan Kapı


Rasim Özdenören / Denize Açılan Kapı

Öykücülüğü ve denemeciliğiyle edebiyatımızda derin izler bırakmış olan Rasim Özdenören’i bu kez “Denize Açılan Kapı” adlı öykü kitabıyla sitemizde konuk edeceğiz.

Rasim Özdenören, insan ruhunun çıkmazlarını kısa öykülerle ele aldığı “Denize Açılan Kapı” adlı öykü kitabında kimi zaman “ölüm” temasını ustalıkla anlatmış kimi zaman da insan ruhundaki çalkantıları dile getirmiştir. İnsan ruhunun derinliklerine kendine has tarzıyla inen Özdenören, hayatın içinden seçtiği kesitleri yine kendine has tarzıyla anlatmış, öyküyü olaydan sıyırmıştır. Öyküyü olaydan sıyırması, sık sık ruhsal betimlemelere yer vermesi, bireyin iç dünyasını ayrıntılı bir şekilde anlatması olay öykülerini seven okurlara hitap etmeyebilir. Ancak tek solukta bir kere okunup bitirilecek bir kitap değildir “Denize Açılan Kapı”.  Defalarca, sindire sindire okumak gerekir kanımızca. Her okuyuşta farklı noktalar keşfedeceğimiz bir eser...

Eser hakkında kısa bir yoruma yer verdikten sonra kitaptan bazı alıntıları sizlere aktaralım.

Rasim Özdenören’in “Denize Açılan Kapı” Adlı Eserinden Alıntılar

-(...) Tıraş olsam mı acaba? Evet tıraşlı olarak yola çıkmak daha güzel. Tazelik. Güneş kadar taze ve eskimemiş. Fakat bizim yaptığımız eskimişliği örtmek. Eskiyoruz aslında ama tıraş olarak gizliyoruz eskimeyi.

- (...) Ben neyi sevdiğimi biliyor muyum? Galiba tükeniyor, sevgi de tükeniyor, her şey de. Bir çaresi olmalı tükenmeyi önlemenin.

- (...) Tekrarı mümkün olmayan tek gerçek var, ölüm. (Kitaplara bakar.) Bunlarsa yaşamayı anlatıyor. Yavanlıkları bundan olsa gerek. Bilmemiz gereken tek gerçeğe yaklaşan bile yok. (Küskün bir sesle) Asıl şaşılacak olan şey budur işte.

-Kimi zaman güneş ışığına boğulmuş tozlu sokaklarda bir başına yalnızlık duyguları boğazına düğümlenmiş olarak ve nereye gideceğini bilmeden dolaşırdı.

-Duru, boş sokaklar hiçbir şey söylemezdi ona. Ya da söylerse eğer, söyledikleri onu kahretmekten başka işe yaramazdı.

-Ama göze aldığı hayatın kaçınılmaz gerekleri diye saydığı, daha doğrusu kendisine öyle belletilmiş olan bütün bunlar, basit bir kapı gıcırtısından daha mı önemli şeylerdi?

-Bütün ömrünü değersiz şeylere boyun eğmeyi öğrenmek için harcamış gibi duyumsuyordu kendini.

-Gidiliyordu, sonra geri dönülüyordu, yeniden yürünüyordu, durup bakınılıyordu, yemek yeniyordu, sonra gene acıkılıyordu, uyanılıyor ve uyunuyordu. Bu muydu? Bunlar için mi soluk tüketiyordu? Hırpalanıyor ve yaşıyordu?

Rasim Özdenören’in “Denize Açılan Kapı” adlı eseri dikkatli bir şekilde okunması gereken bir eser... Herkese keyifli okumalar...

 

 

 

 

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sezai Karakoç - Diriliş Muştusu

  Sezai Karakoç'un “Diriliş Muştusu” Adlı Eserinden Alıntılar -Diriliş eylemi, bir meşaleyi en elverişsiz şartlarda bile söndürmeden...