17 Ağustos 2019 Cumartesi

Aylak Editör'den Yaz Mimi

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/beach-birds-calm-clouds-219998/

Merhaba arkadaşlar. Yeni bloğumun ikinci yazısı ile karşınızdayım. Öncelikle yoğunluktan dolayı artık yazılara yetişemediğimi belirtmek isterim. Bir ara "yazmaya ara mı versem acaba?" diye düşünmedim değil. Ama benim gibi yazmayı seven birine ara vermenin yakışmayacağını düşündüm ve yazmaya devam ettim. Yoğunluktan dolayı mim yazılarını yazamadım ve geciktirdim. Bu nedenle blogger arkadaşlarımın anlayışına sığınıyorum. Mim yazılarını da bu blogdan yazacağımı sizlere duyurmak isterim. 

Gelelim yazımıza... Değerli arkadaşlarım Duo'dan ve Seyhan Hanım'dan yaz mimi daveti gelmişti. Yaz mevsiminin bitmesine sayılı günler kala ben de bu mimi yaptım ve sizlerle paylaşıyorum. Duo'nun yazısına buradan Renkli Blog'un yazısına da buradan ulaşabilirsiniz. Gelelim mime: 

1) Yaz mı Kış mı?

Her mevsimin kendisine göre güzellikleri var. Önemli olan o güzelliklerin farkına varmak ve o güzellikleri doyasıya yaşayabilmek. Tercihimi sorarsanız her ikisi de değil. Sonbaharı sevdiğimi söyleyebilirim.

2) Hayallerindeki tatil yeri neresi? Nedenleri

Sessiz, sakin, doğayla iç içe olabileceğim yemyeşil bir yer var hayalimde. Tempolu ve sıradanlaşmış şehir hayatı çoğu zaman bunaltıyor insanı ve ben bazen hayalimdeki yere gitmek istiyorum.

3) Tatil hakkındaki en büyük beklentin nedir?

Tatil hakkında öyle büyük bir beklentim yok açıkçası. Kimisi güneye gider orada tatil keyfi yapar, kimisi de değişik yerlere gider. Benim içinse tatil demek yukarıda da söylediğim gibi sessiz, sakin, doğayla iç içe olabileceğim ortamlar. Tatil için bazen evimin balkonu bile yeterli olabiliyor.

4) Sınırsız bir bütçe, sınırsız bir yol masraf hakkı olsaydı elinde, bunu nasıl kullanırdın?

Böyle bir imkânım olsaydı bunu tatil için kullanmaz; il il dolaşıp kütüphaneleri yetersiz okullara kitap bağışlardım. Çünkü insanın kitaptan değil kitapsızlıktan korkması gerektiğini ve bol bol okumaya ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum.

5) Unutamadığınız bir tatil anınız var mı?

Şöyle bir düşündüm var mı diye, belki vardır ama şu an aklıma gelmedi.

6) Yazın yapmaktan en çok zevk aldığınız aktivite nedir?


Öyle çok gezen, hareketli bir insan değilim. Gezdiğim zamanlar elbet oluyor ancak bu aktivite pek sık değil. Sık yaptığım şey ise balkonda çayımı ya da kahvemi alıp hafif esen rüzgar eşliğinde kitap, gazete veya dergi okumak ve zaman zaman şehir hayatından uzak yerlere gitmek. 

Benim mimim de böyle. Eğer hâlâ bu mimi yapmayan ve bu mimi seven arkadaşlarım varsa hepsini mimliyorum. Herkese mutlu, huzurlu ve sağlıklı günler :) 

15 Ağustos 2019 Perşembe

Hayatla Oyun Oynamak

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/adorable-baby-baby-feet-beautiful-266011/

Bu minicik ayaklarla adım attık dünyaya, hayat denilen zorluklarla dolu yolculuğa ve gördük ki hayat acımasız bir oyun ve verdiğimiz kararlar bazen bizleri derinden etkileyebiliyor. Ve hayat öyle bir oyun ki telafisi mümkün olmayan hataların bedeli çok ağır olabiliyor. Bu nedenle her adımımızı düşünerek dikkatli bir şekilde atmamız gerekiyor.

Hayat risklerle dolu bir alan. Biz kimi zaman öyle riskli adımlar atarız ki "hayatla oyun oynamak" deyiminin adeta hakkını vermiş oluruz. Ama kimi zaman başarılı olabilmek için de riske girmemiz gerekir. Ancak şunu da unutmamak gerekir: Risk başarıyı da getirebilir hüsranı da...

Hayat güzel anılarla da doludur, kötü anılarla da... İyi ile kötü şeylerin bir arada olduğu, iyi ve kötü şeylerin bir bütün olarak dengeyi oluşturduğu bir mücadeledir hayat. Kimi zaman hiç beklemediğimiz anda iyi bir haber alır ve mutluluğu doruklarına kadar yaşarız. Kimi zaman da kötü bir haber alırız; bunun sonucunda da planlarımız altüst olur. İnsan sık sık unutur; insan plan yapar ancak Allah'ın da bir planı vardır ve bu plan, planların en üstünüdür.Yaşanan iyi ve kötü anların arasında biz mi hayatla oyun oynarız yoksa hayat mı bizimle oyun oynar şaşar kalırız.

Şu hayatta belirli amaçlar uğruna didinip durur, çalışır çabalarız. Boşa kürek çekme pahasına da olsa uğraşır dururuz. Hepsi amaçlarımıza ulaşabilmek için, refah dolu bir yaşam sürdürebilmek için. Kimi zaman da işlerimiz yolunda gitmez ve işlerimizi yoluna koyabilmek için radikal kararlar almak zorunda kalırız. Peki hayatla oyun oynamak mıdır bu yaptığımız yoksa kararlılıkla mücadeleye devam etmek midir? Bence mücadeleye devam etmek... Zaten hayat aynı zamanda mücadele demek değil midir? Hayat bir mücadele, adeta bir savaş alanı. İyilerle kötülerin, haklıyla haksızın mücadelesine sahne olan bir alandır hayat.

Mücadele demişken; hayat mücadelesinde başarılı olmak da var, başarısız olmak da... İnişler ve çıkışlarla doludur hayat. Başarılı olduğumuz zaman büyük bir mutluluk yaşar, mutluluğumuzu sevdiklerimizle paylaşırız. Ama maalesef hayatta başarılı olmak da yetmiyor. O başarının arkası mutlaka gelmeli. Önemli olan başarıyı sürdürebilmek. Başarının devamlılığı, kalıcılığı önemli. Yani kısaca istikrar önemli. Bir de şu var: Başarılar maalesef çok çabuk unutuluyor. Daha doğrusu hayatta yaptığınız tek bir yanlış bütün doğrularınızı götürebiliyor.

Sanırım "hayatla oyun oynamak" deyimi tam olarak hayatın gerçekliğine uygun bir deyim değil. Çünkü bana göre biz hayatla oyun oynamıyoruz -daha doğrusu oynayamıyoruz- hayat bizimle oyun oynuyor. Hayatın şartları zaman geliyor bizleri öylesine zorluyor ki çaresiz kalıyoruz ve bir şey yapamaz hâle geliyoruz. Ne yaparsak yapalım kader ağlarını örüyor. Her nasip vaktine esirdir derler ya yazgımızda olanlar vakti geldiği zaman gerçekleşiyor. Başka bir deyişle biz istesek de istemesek de gerçekleşecek olan şey gerçekleşiyor ve çoğu zaman hayatımızın tam merkezine oturuyor. Onun için her şeyi akışına bırakalım ama çalışmaktan ve mücadele etmekten de vazgeçmeyelim.




Sezai Karakoç - Diriliş Muştusu

  Sezai Karakoç'un “Diriliş Muştusu” Adlı Eserinden Alıntılar -Diriliş eylemi, bir meşaleyi en elverişsiz şartlarda bile söndürmeden...